🎁 Radyasyonun Canlılar Üzerindeki Olumlu Ve Olumsuz Etkileri

Sıcaklığın İnsanlar Üzerindeki Olumlu Olumsuz Etkileri. Sık kullanılan bir deyimle, hava gün be gün ne yaşadığımızdır. İklimin anlamı ise hava olaylarının ortalamasıdır ki ay, mevsim, yıl veya yıllar olarak uzun dönemde değişebilirliğe sahiptir. Genelde biz hava olaylarının ya çok soğuk, ya çok sıcak veya çok a İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun yayılımı sonucu oluşan elektromanyetik alanların, insan sağlığı ve çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin bilimsel olarak araştırılmasını sağlamak ve bu olumsuz etkilerin azaltılmasına esas olacak kriterleri belirlemek, Fotoelektrik olayın günlük hayattaki olumlu (musluklarla hijyenin sağlanması gibi) ve olumsuz (sahte güneş gözlüklerinin kullanımı gibi) etkileri üzerinde durulur. . Fotoelektrik olayla ilgili hesaplamalar yapar. 12.4.2.10. Fotoelektrik etkinin kullanıldığı, günlük hayatı kolaylaştıracak tasarım yapar. vebu cihazları hayatlarının vazgeçilmez bir unsuru olarak görmeye baúlamaktadırlar. Günümüzde internet, özellikle çocuklar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri göz önüne alındığında, ebeveynlerin sorumluluk alanlarını da geniúletmektedir. Çocukların internet kaynaklı tehlikelere maruz kalmamaları için İklimin Canlılar Üzerindeki Etkileri. Bölgelere göre iklimsel değişiklikler görülür. Geniş ve değişmeyen iklimsel durumlar farklılıklar göstermektedir. Belli bir coğrafya üzerinde zaman dayalı bir biçimde etkisini gösteren hava olayları da olmaktadır. İklim, canlılar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Rüzgar enerjisinin doğal yaşam üzerindeki beklenmedik olumsuz etkileri. Rüzgar enerjisinin önceden öngörülemeyen olumsuz bazı iklimsel etkileri ve verimi üzerine tartışmalar devam ederken çevrecilerin doğal yaşama olan etkileri de tam olarak öngöremedikleri düşünülüyor. OlumsuzEtkiler. 1. Daha düşük dikkat süresi. Teknolojik etkileşimlerin bu denli hızlı oluşu, çocuklar için beklemeyi zorlaştırıyor. Teknoloji sayesinde beklemek zorunda kalmıyorlar. Teknoloji hızla ilerliyor ve artık istediğimizi elde etmek çoğu zaman sadece saniyeler sürüyor, bu durum hem küçük çocukların hem de Elektromanyetikradyasyonun biyolojik sistemler üzerindeki etkilerinin araştıran bilim dalıdır. İyonizan radyasyonun hücrede serbest radikaller oluşturur, kimyasal bağları koparır, makro moleküllerde çapraz bağlar oluşturur ve yaşam için gerekli moleküllere hasar verir (DNA, RNA, proteinler). Doğal seleksiyon, doğadaki yaşam mücadelesinde, güçlü veya ortamın şartlarına daha uygun olan canlıların hayatta kalmaları anlamına gelir. Darwin şöyle bir mantık kurmuştur: "Bir canlı türü içinde doğal ve rastlantısal farklılıklar olmaktadır. Örneğin bazı inekler daha büyük, bazıları daha koyu renklidir. XMgb. Radyasyonun Canlılar Üzerindeki Etkileri hakkındaki yazımızı sizler için hazırladık. Radyasyon bir ışıma tipidir ve bu görünmez ışık tipi gelecekte insanların hayvanların hatta bitki türlerinin bile uzun seneler birikerek hastalanmasına neden olacak. Yalnızca radyasyonla karşı karşıya kalmak değil, radyasyona maruz kalan hayvan ve bitki ürünlerini tüketmek, onlardan yemek yapıp yemek bile insan bedeni için zararlı. Ancak radyasyonun vücuda etkileri maruz kalır kalmaz ortaya çıkmıyor. Etkilerin görülebilmesi için aradan on yirmi yıl kadar bir zaman geçmesi gerekli. Çünkü radyasyon vücutta sinsi bir şekilde ilerleyip kanser gibi öldürücü hastalıklara neden olur. Radyasyon maruziyetinin ilk etkileri bedende meydana gelen kızarma, kısırlık, kusma, bulantı, kansızlık gibi belirtiler. En erken etkileri bu şekilde gözlenir. Fakat uzun süren maruziyetlerde ise vücuttan çıkmadığından gelecek senelerde daha öldürücü sonuçlara neden olabiliyor. Radyasyonun uzun süreli etkileri ise daha tehlikeli. Bazı alanlarda birikim yapan radyasyon tümör oluşmasına neden oluyor. Ek olarak da uzun seneler boyunca vücutta duran bu radyasyon hücrelerimizi öldürüp kansere götürebiliyor. Birikim yaptığı alanda kansere neden olan radyasyon erken dönemde farkına varılıp tedavi edilmezse ölümcül olabiliyor. Radyasyonun Canlılar Üzerindeki Etkileri Nelerdir hakkında yorum yapabilirsiniz. İlk-radyasyonBu makalede, radyasyonun ne olduğunu, radyasyonun etkilerini, nükleer enerjinin ne olduğunu, nükleer enerjinin nasıl üretildiğini, nükleer enerjinin nerelerde kullanıldığını, inceleyeceğiz ve biraz da Hiroşimaya yapılan atom bombası saldırısını ve etkilerini inceleyeceğiz. O zaman veya diğer bir deyişle ışınım; elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar halinde enerjinin yayılması veya aktarılması olayıdır. Radyoaktif maddeler alfa, beta, gama gibi ışınlar yayar. Bu ışınların gen yapısını bozarak, mutasyona sebep olmak gibi etkileri vardır. Atom çekirdeğindeki nötron sayısı, proton sayısına oranla çok fazla ise; kararsız yapı gösterirler ve kararlı yapıya geçmek isterler. Bu sebeple çekirdekteki nötronlar parçalanırlar ve bu parçalanmalar sonucunda, alfa, beta ve gama gibi ışınlar zararları vardır. Bu zararlardan biri daha önce de bahsettiğimiz gibi mutasyondur. Hücrelerdeki DNAnın yapısını bozarak mutasyona sebep verir ve DNA yapısı bozulan hücreler kontrolsüz bir şekilde bölünmeye başlar. Kanser için kontrolsüz hücre bölünmesidir diyebiliriz. Kontrolsüz dememin sebebi; hücrelerimizin sürekli bölünmesi ve vücudumuzun kendini yenilemesidir. Fakat hücrelerimiz bir taraftan bölünürken diğer taraftan da ölürler. Kanser hücreleri ölmeyi unutmuş hücrelerdir. Yani yeni hücreler oluşurken kanser hücreleri hala ortamda vardır. Hücreler ölmeden yani hücrelerin bölünerek yeni hücreler oluşturması ile birlikte kanserli kitle dediğimiz tümör ve Nekroz Nedir?Apoptoz yanlış bir şekilde bölünen ya da herhangi bir sebeple zarar görmüş hücrelerin, kendi komutuyla ya da diğer hücrelerin emriyle yaşamının sonlandırılması olayıdır. Programlı hücre ölümüdür de diyebiliriz. Nekroz ise çevrenin etkisi ile örneğin; Ph, sıcaklık gibi etkenlerin hücreye hasar vermesiyle, hücrenin yaşamını sonlandırması olayıdır. Hücreye dışarıdan darbe gelmesi ile birlikte hücre membranının yırtılmasıyla sitozolün dışarıya akarak hücrenin ölmesi olayı da, nekroza girer. Nekroz programlanmamış ani hücre ölümleridir Enerji Nedir? Nasıl Üretilir? Nasıl Kullanılır?Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde ettiğimiz bir enerji türüdür. Albert Einstein, nükleer enerjinin, kütle enerjisine dönüştüğünü E=mc² formulü ile ifade etmiştir. Nükleer enerjiyi elde etmek için, nükleer reaktörler kullanılır. Aynı zamanda nükleer reaktörler ile, nükleer enerjiyi diğer enerji tiplerine dönüştürmek için de enerji, üç reaksiyon ile oluşabilir. Bu reaksiyonlar; füzyon, fisyon ve yarılanma reaksiyonları olarak tanımlanmıştır. Füzyon, atomik halde bulunan parçacıkların birleşme reaksiyonlarına verilen addır. Fisyon ise aksine çekirdekte bulunan atomik parçacıkların zorlanmış bir şekilde parçalanması olayıdır. Bu zorlama, radyoaktif maddelerin dışarıdan nötron bombardımanına tutularak kasıtlı bir şekilde parçalanması olayıdır. Yarılanma ise; çekirdeğin içinde bulunan nötronların doğal bir şekilde ki bu süreç yavaş işler, ya da yapay olarak fisyon adı verdiğimiz yöntemle çekirdeğin parçalanması tepkimeleri ile elde edilen enerji, fisyon yöntemi ile elde edilen enerjiden çok daha fazladır. Güneş patlamasını fisyona, nükleer enerji santrallerinde elde edilen enerjiyi ve atom bombasının patlaması sonucu oluşan enerjiyi füzyona örnek olarak gösterebiliriz. Nükleer santral kurabilmek için, zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç vardır. Uranyum radyoaktif bir maddedir ve biraz önce de bahsettiğimiz gibi fisyon tepkimelerine sokularak, yüksek miktarda nükleer enerji elde edilebilir. Tepkimeler sonucu açığa yüksek miktarda ısı ve enerji çıkar. Açığa çıkan enerji nükleer olduğu için çevresine radyasyon yayar. Bu sebeple nükleer enerjilerin yalıtımı çok üst düzey enerji günümüzün ve geleceğimizin en büyük enerji kaynaklarından biridir. Petrol ve doğalgazın zaman içerisinde tükeneceği gerçeği bir çok devletin nükleer enerjiye yönelmesine sebep olmuştur. Bugün dünyamızda 400 den fazla nükleer enerji santrali bulunmaktadır ve bu santraller günümüzde dünya elektriğinin %15’ini karşılayacak güçte çalışmaktadır. Örneğin; Fransa elektrik ihtiyacının %77’sini nükleer reaktörlerden kadar çevreye ciddi hasarlar verebilecek ölçüde 4 nükleer santral kazası gerçekleştiği bilinmektedir. Bunlardan ilk ikisi gerekli önlemlerin alınması sonucu çevreye herhangi bir zarar vermezken, üçüncü olarak gerçekleşen Çernobil Faciası doğaya ve insanlara ciddi hasarlar vermiştir. Dördüncü olarak gerçekleşen Fukuşima Faciası, Çernobil Faciasını tehlike seviyesi olarak SilahlarNükleer enerji, nükleer silah yapımında da kullanılmaktadır. Örneğin; nükleer enerji aynı zamanda atom bombasının patladığında açığa çıkan enerjinin kaynağıdır. Nükleer silahlar, nükleer reaksiyon ve nükleer füzyonun birlikte kullanılması ile ya da daha güçlü bir füzyon yöntemi ile elde edilen ve açığa çıkan enerji nedeni ile oldukça yüksek “Yok Etme” gücüne sahip silahlardır. Herhangi bir nükleer silah ile birlikte bir şehri veya bir ülkeyi, içinde bulunan canlı ve cansız ne varsa yok edecek kadar hasar verebilir. Aynı zamanda nükleer silahlar kullanıldığında yaydığı radyasyon ile birlikte çevreye uzun yıllar hasar vermeye ve canlı DNA’sını bozarak kansere ve mutasyonlara sebep olabilir. Nükleer silahlar ilk kez II. Dünya Savaşı’nın son zamanlarında 2 kez olay 6 ağustos 1949 sabahı, “Little Boy” Küçük Çocuk kod isimli uranyum tipi silahın Japonya’nını Hiroşima kentine atılması ile gerçekleşmiştir. Olaydan 3 gün sonra ise “Fat Man” Şişman Adam kod isimli plütonyum tipi silah yine Japonya’nın Nagazaki kentinde atılmıştır. Bu nükleer silahların kullanımı, çoğu sivil olmak üzere kişinin hayatını kaybetmesine sebep Nükleer silahların bu kadar büyük tahrip gücü var ve kullanıldıktan onlarca yıl sonra bile etkilerini görebiliyoruz ve kendi gezegenimize böyle hasarlar vermek tutunduğun dalı kesmek gibi…Telefonlar Ve Bilgisayarlar Radyasyon Yayar Mı?Alfa, beta ve gama ışınları, elektromanyetik spektrumun en üstünde yer alırlar. İnsan ve diğer canlılar açısından zararları tartışılmazdır. Bu ışınların altında X- ışınları ve onun da altında UV dediğimiz mor ötesi ışınlar bulunur. UV’nin hemen altında ise IR dediğimiz Infra-red yani kızıl ötesi, ışık bölgesi başlar. Diğer bir deyişle görünür ışık. Görünür ışığın herhangi bir zararı yoktur. Genel olarak ısınmamızı sağlar. Elektrikli ısıtıcıları örnek olarak gösterebiliriz. IR’nin altında ise mikrodalga ve radyo dalgaları bulunur. Telefonlar, mikrodalga ısıtıcılar ve baz istasyonları bu sınıfa girer. Diğer radyasyonların aksine yanmaya neden olmaz. Derinin derinliklerine işleyebilir. Kanserojen olabilir; ama gücün çok yüksek ve mesafenin çok yakın olması gerekir. Telefonlarımızın gücü bunun için pek yeterli değildir. Baz istasyonları güçlüdür. Fakat onlarda bu sebepten toplumdan olabildiğince uzağa inşa ne miktarda olursa olsun radyasyona dikkat etmek gereklidir. Ortaya çıkacak olan mutasyon sonuçları büyük sorunlar çıkarabilir. Bu yüzden insanların daha bilinçli davranmasını ve üst yetkililerin de bu durumu unutmaması gerektiğini hatırlatıyoruz. Bilim gelişirken ortaya çıkan sorunlar da büyüyebiliyor. En güncel bilim haberleri için takipte kalın. Genetik ve biyomühendislik lisans mezunuyum. Aldığım eğitim fizik, kimya, biyoloji ve matematik ağırlıklıydı. Mühendislik fakültesi mezunu olduğundan dolayı analitik ve sonuç odaklı düşünce yapısına sahibim. Aldığım eğitim moleküler biyoloji, biyoteknoloji, mikrobiyoloji, genel ve organik kimya, tıbbi genetik ve mühendislik derslerini içermekteydi. Bu derslerde edindiğim teorik bilgileri yine bu derslerin laboratuvarlarında pekiştirme şansım hayatım boyunca birçok etkinlikte görev aldım. Bu etkinliklerden birinde konuşmacı olup PCR ve gelişim sürecini sundum. Başka bir etkinlikte ise bilgisayar alanındaki bilgilerim dahilinde teknik koordinatör ve tasarımcı olarak görev yaptım. Görev aldığım etkinlikler haricinde ikna kabiliyetine sahip olup Türkçe'yi iyi kullandığımı hayatım devam ederken internette de çalışmalarım oldu. Bilim ve Tekno'nun kuruculuğunu yapıp yönetim görevini üstlenmekteyim. Ayrıca yine Bilim ve Tekno'da metin yazarlığı yaparak bu girişimi topluma yararlı olacak şekilde devam ettiriyorum. Yaklaşık 50 kişilik değerli ekibime liderlik yapmaktayım. Bunun yanı sıra ise özel bir firmada genetik mühendisi olarak satış departmanında çalışmaktayım. Radyasyon ilk 18. yüzyılda keşfedilmiştir. İlk çağlardan beri radyasyon olmasına rağmen günümüzde uranyum elementinin işlenmesi sonucunda etkileri artmıştır. Günümüzde teknolojik aletlerde dahi kullanılır olmuştur. X ışını üreten tıbbi ve endüstriyel röntgenlerde dahi bulunu. Kullandığımız elektronik aletler çalışırken etrafa radyasyon yayar. Nükleer santrallerde uranyum füzyona uğratılarak enerji ortaya çıkartılır. Radyasyon oranı oldukça fazladır. Güneşte nükleer füzyonların gerçekleşmesi sonucunda radyasyon dalgaları dünyamıza kadar ulaşır. İster istemez radyasyonun etkisinden etkileniriz. Radyasyon X ve Gama ışınları olarak hayatımızdadır. X ışınları, kozmik ışınlar, radyoaktif maddelerin çevresinde yaydıkları olur. Etkilenenler mutasyona uğrayarak çeşitli değişiklikler görülüyor. İki farklı çeşitte etkisini daha çok gösterir Kronik ve Akut olmak üzere. Kronik etkileri uzun süreli olarak radyasyona etkisi oluşumu ile birlikte görülür. Etkileri ise büyük radyasyon dozuna etki kalınması ile birlikte 24 saat içersinde kendisini gösterir. Gözlenir etkisi 25 rem üstünde radyasyonla görülebilir. 50 remlik dozaj görüldüğü zaman özellikleri değişip eğer sayının 300-500 rem arasında olursa müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir. Radyasyona maruz kalındığı zaman mutasyona uğrama gibi etkilerini gösterir. Başa dön tuşu Giriş Tarihi 1406 Son Güncelleme 1411 Radyasyon üreten bir çok kaynak vardır. Bunlardan televizyon gibi elektronik cihazlar, X–isini üreten tıbbi ve endüstriyel röntgen cihazları en sık karşılaşılanlardır. En önemli bir başka radyasyon kaynağı da nükleer reaksiyonlardır. Nükleer denemelerde atom ve hidrojen bombaları reaksiyon sonucu oluşan ürünler radyoaktif olduklarından reaksiyonlar dursa da radyasyon uzun zaman devam eder. Diğer bir radyasyon kaynağı ise uzaydır. Güneş ve yıldızların enerjisi nükleer reaksiyonlardan füzyon kaynaklanır. Dünyamıza uzaydan isi ve ışık ile birlikte nükleer radyasyon da gelir. Dünyaya gelen bu tür ışınlara kozmik radyasyon denir. Atmosferdeki ozon tabakası tarafından bu radyasyonun çoğu soğurulsa da az bir kısmi yeryüzüne ulaşır. Kısacası radyasyondan kaçınmak mümkün değildir. Radyasyon denince ilk akla gelen X ve gama ısınlarıdır. Her iki ısınında enerjisi çok yüksektir. Bu yüzden bu ısınların maddelere nüfuz etme özellikleri çok fazladır. Alfa ve beta ısınları atomun çekirdeğinden kaynaklanan radyoaktif ısınlardır. Her iki isin da belirli bir kütleye sahiptir. Alfa ve beta ısınları kütleleri ve elektriksel yüklerinden dolayı, X ve gama ısınlarına göre, maddelere daha az nüfuz ederler. Ancak, bu ısınların iyonlaştırıcı etkileri daha fazladır. Nötron ve proton ise kütleleri alfa ısınlarının dörtte biri kadar olan nükleer taneciklerdir. Çeşitli nükleer reaksiyonlar sırasında çekirdekten kopan nötron ve protonlar insan sağlığı için en tehlikeli radyasyonlardır. Özellikle nötron, elektrik yükü olmadığından çok büyük nüfuz etme özelliğine sahiptir. IŞINLARIN HAREKETLERİYLE İLGİLİDİR Uzayda saniyede yaklaşık km gibi çok yüksek hızlarla hareket eden bu ısınlar kolaylıkla insan vücuduna nüfuz edebilir ve vücudu oluşturan biyolojik hücrelere hasar verebilirler. Ayrıca, bu ısınların hücrelerin kimyasal yapılarını değiştirmeleri de mümkündür. Özellikle elektrik yüklü ısınlar saniyenin binde biri gibi çok kısa süre içinde hücre moleküllerini parçalayıp iyonlarına ayrıştırabilirler. Bununla birlikte, etrafta bulunan diğer hücreleri de fizyolojik görevlerini yapamaz duruma getirebilirler. Bütün bunların sonucunda radyasyona maruz kalan bir hücre ya ölür veya işlevini yitirir. Aslında az sayıda hücrenin ölmesi önemli değildir. Çünkü, normal yasamda yıpranan hücrelerin ölümü ve yerlerine yenilerin dogması doğaldır. Ancak, yüksek radyasyon sonucu çok sayıda hücrenin aniden ölmesi veya normal çalışmasının bozulması canlının sağlığını önemli ölçüde etkileyecek bir olaydır. Hayati önemi fazla olan dokularda kemik iliği, dalak, kan ve üreme hücreleri radyasyonun etkisi daha erken görülür. Çünkü, bu hücreler daha çabuk çoğaldığından bir hücredeki hasar, sakat doğan yeni hücrelerle çığ gibi büyür. Bu ise uzun bir zaman dilimi içerisinde her an bir tümör olarak sonuçlanabilir. Radyasyonun kanserojen etkisi bu şekilde ortaya çıkmaktadır. EN BÜYÜK TEHLİKE İSE HÜCRE ÇEKİRDEĞİ İÇİNDEKİ DNA'LARIN BOZULMASIDIR DNA'lardan oluşan kromozomların yapılarının değişmesi, taşıdığı sırların kaybolması ve yeni genetik yapılı hücreler haline dönüşmesi sonucunda ebeveyne benzemeyen yeni bir genotip ortaya çıkar. Bu farklılaşmaya mutasyon adi verilir. Eğer bu durum, bireyin üreme hücrelerinde gerçekleşirse radyasyondan kaynaklanan bu değişiklik gelecek nesillere de aktarılır. Yüksek dozda radyasyona maruz kalmış bireylerde görülebilecek baslıca hastalıklar şunlardır Kanda ve kan yapan organlarda tahribat anemi, lösemi, ciltte ateş yanığını andıran yaralar, gözde katarakt, kısırlık, kanser ve kalıtımsal bozukluklar. Bir insan vücudunun kısa bir süre belirli bir radyasyon dozuna maruz kalması sonucu görülebilecek rahatsızlıklar ise kişiden kişiye değişebilir. Ancak, bu rahatsızlıkların genel özellikleri su şekilde özetlenebilir 50 ram gözlenebilir bir biyolojik etki meydana getiren en küçük radyasyon dozudur. Bu doz kandaki akyuvar sayısında geçici bir değişiklik meydana getirir. 100 – 200 ram arasında radyasyona maruz kalan bir insanda 3 saat içerisinde kusma ile birlikte yorgunluk ve iştahsızlık görülür. Bu tür hastalarda bir kaç hafta içinde iyileşme gözlenir. 300 ram radyasyon dozuna maruz kalan kişilerde 2 saat içinde kusma ve halsizlik baslar. Yaklaşık 2 hafta sonra ise saçlar dökülmeye baslar. Bir ay ile bir yıl arasında bu kişilerin %90'i iyileşir. Vücut tarafından alınan radyasyon dozunun artmasıyla gözlenen etkiler daha belirgin ve ciddi olmaya baslar. 400 ram radyasyon dozuna maruz kalan kişilerde bir kaç saat içerisinde başlayan bulantı ve kusma dönemini iştahsızlık, halsizlik, ateş ve saç dökülmesi izler. Yaklaşık iki hafta sonra ağızda iltihaplanma görülür, ishal ile birlikte hızlı kilo kaybı baslar. Bu dozda radyasyona maruz kalan fertlerin %50'si 2 ile 4 hafta içinde ölür. Doz 600 ram'a çıktığında ise ölüm oranı %90'a çıkar. Kalanların iyileşmesi ise çok uzun süren tedaviler gerektirir. Radyoaktif ısınların zararları yanında bir çok yararları ve kullanım alanları da mevcuttur. Radyoaktif izotoplar ile radyoaktif olmayan izotopların kimyasal özellikleri aynidir. Bundan dolayı radyoaktif izotoplar izleyici olarak kimya araştırmalarında yaygın bir şekilde kullanılırlar. Örneğin bitki besin maddesine az miktarda katılan radyoaktif özelliğe sahip fosfor – 32 izotopu ile, fosforun bitki tarafından kullanılması izlenebilir. İzleyiciler özellikle tarımda kimyasal gübrelerin en uygun bileşiminin kullanım biçiminin bulunmasında büyük önem taşır. Ayrıca, bir kimyasal tepkimenin mekanizması ya da bir bileşiğin yapısı çoğu zaman deneylerde radyoaktif izleyiciler kullanılarak aydınlatılır. Örneğin karbon – 14 izotopu ile fotosentez olayı incelenmiş ve CO2'nin sekerlere ve nişastalara dönüşümü hakkında geniş bilgi edinilmiştir. Radyoaktifliğin isinim etkilerinden yararlanılan uygulamaların basında isin Curie tedavisi gelir. Bu yöntem kanser ve benzeri habis tümörlerin yok edilmesinde kullanılır. Bu tedavi için en çok kullanılan radyoaktif izotop bir gama yayımlayıcısı olan kobalt – 60 izotopudur. Radyoaktif izotoplar hastalıkların teşhisinde de kullanılır. Örneğin günümüzde yaygın olarak kullanılan pozitron isin tomografisi PETscan özellikle beyindeki bazı hastalıkların teşhisinde kullanılır. Bu yöntemde hastaya çok az miktarda karbon – 11 izotopu içeren glikoz C6H12O6 verilir. Daha sonra glikoz ile beyne giden karbon –11 izotopunun yapmış olduğu pozitron ısınlarını belirlemek için beyin tomografisi çekilir. Bu yolla beyindeki anormallikler teşhis edilebilir. Radyoaktif iyot – 131 izotopu tiroit bezi ile ilgili hastalıklarda kullanılır. Hastaya iyot –131 izotopu içeren NaI çözeltisi verilir. Kan dolaşımındaki bu izotopun vücuttaki hareketi radyasyon algılayıcılarıyla izlenir. Bunun sayesinde tiroit bozuklukları tiroit kanserleri, böbrek ve karaciğer hastalıkları teşhis edilebilir. Radyografi radyoaktif ısınlar yardımıyla film veya duyarlı plaka üzerinde görüntü elde etme yöntemidir. Bu yöntem tıpta röntgen çekimi olarak bilinir. Röntgen çekiminde elektronik cihazların ürettiği X–ısınları kullanılır. Endüstriyel radyografi de ise iridyum – 192 ve kobalt – 60 gibi radyoizotopların ürettiği gama ısınları kullanılır. Bu ısınlar ile metal ve plastik levhaların kalınlıklarının ölçülmesi, iç yapılarının incelenmesi mümkündür. Radyoizotopların diğer bir kullanım alanı ise petrol sanayisidir. Örneğin bir petrol boru hattında akışa katılan az miktarda radyoizotop ile borunun dışından akışı izlemek mümkündür. Ana boru hattından benzin, gaz ve motorin gibi petrol ürünleri arka arkaya gönderilebilir. Aktarılan ürünlerin son kısımlarına konulan radyoizotoplar sayesinde boru hattının diğer ucunda bir ürünün bitip diğer ürünün başladığı anlaşılabilir.

radyasyonun canlılar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri