🍺 Cennet Mi Cehennem Mi Testi
Definitions2.1. Personally Identifiable Data - This kind of data can be used to uniquely identify, contact, or locate a single person or can be used with other sources to uniquely identify a single individual (e.g. names, e-mail addresses). 2.2. Pseudonymous Data - The pseudonymous data identifies a holder, that is, one or more human beings
“Çocuklar hayata ana babalarını severek başlar, zamanla onları eleştirir ve nadiren affederler.” “Çocuklar hayata ana babalarını severek başlar, zamanla onları eleştirir ve nadiren affederler.” Psikolog Yazar Gündüz Vassaf, Cehenneme Övgü Çocuklara yönelik savaşlar; tacizler, tecavüzler, istismarlar, gördükçe okudukça nefesim daralıyor. Canım acıyor. Hiç
Kıyamet günü, cennet ve cehennem gerçek mi yoksa birer sembol müdürler? 03-08-2021 Izlenen : 5737 Cennet ve Cehennem 316194
563Bölüm – Cennet, Cehennem ve Yabancılar . Ulu Cennet, Konsey’in Toplantı Odası. O sırada, toplantı odasında 10 kişi vardı. Masanın çevresinde oturan bu kişilerin çoğu sessizce bekliyorlardı. Her birinden güçlü bir aura yayılıyordu ve bazılarının vücutlarında kanlı alanlar vardı.
Cennet mi cehennem mi? Mayıs 21, 2003 01:58. DÜN başta Hürriyet olmak üzere, tüm gazetelerde, Amerikan finans çevrelerinin dergisi Forbes 'ın bir araştırması ve 'Türkiye'nin vergide
Cennet, insan için ödülü, Cehennem ise cezayı ifade eder. Din adamları cenneti, ölen ve bu dünyadan öbür aleme göçen tüm canlıların tekrar dirilip ebedi hayat süreceği, Hurileri, Kılmanları, ağaçları, içinde akan ırmakları olan, yemyeşil bir yer diye tanımlıyorlar.
Ey Cehennemlikler ebedilik var ölüm yok!” (Müslim, Cennet: 13; Dârimî, Rıkak: 90) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Saîd (Radıyallahu anh), merfu olarak şöyle demiştir: “Kıyamet gününde ölüm alaca bir koç gibi getirilip Cennetle Cehennem arasında durdurulacak ve onların gözleri önünde kesilecektir.
1 Cennet ve cehennem süreklidir. 2- Allah bizi istese cennet ve cehennemden çıkartabilir fakat bunu yapmayacağını anlıyoruz. “Allah’ın dilemesi hariç” ifadesinin hikmetlerini en iyi Rabbimiz bilir. 3- Cennet ve cehennem hakkında çok ayet olmasına rağmen cehennemden cennete geçiş diye bir konu Kuran’da anlatılmaz.
İslam’da cennet de cehennem de katlardan oluşmakta. Cennette 7 kat sema bulunuyor ve her bir katın bir ismi var: En tepeden başlayarak Firdevs, Adn, Nâim, Daru’l Huld, Me’va, Daru’s
O7eYq. Seçim senin! Evet! Hayatında, işinde ve yaşamında cennette mi yoksa cehennemde mi yaşamak istiyorsun? Seçim senin. İstediğini işini değerlerinle mi yönetiyorsun; yoksa korkuların, hırsın ve egonla mı? Sadece cebindeki para, işin, araban, yatın, katların, giydiğin kıyafetinin markası, yaptığın ciron mu önemli; yoksa işine, çalışanına, yaşamına kattığın değerler mi? Kaç kişinin hayatına dokundun? Kaçının hayatını olumlu yönde değiştirdin? Kaç çocuğun gözüne, yaşamına ışık oldun? Bütüne katkın ne oldu? Öldüğünde geriye ne bırakacaksın? Ne için yaşıyorsun? Hayattaki misyonun ne? Malesef kapitalizm canavarı, ekonomik koşullar, memleketimizin ve yaşadığımız şehrin insanı yutan, yiyen trafiği, kalabalığı, korkularının ve zamanın baskısı altında kalıp bilincini yitiren insan, değerlerini ve vicdanını kaybediyor ve inançlarının ötesine geçiyor. “Babana bile güvenme!” kayıdı ile formatlanmış zihinler “kazığımı yemeden önlemimi alayım” güdüsüyle hareket ediyorlar. Kısacası-1’den başlıyoruz işlerimize ve bir de el ele olmaktan, birlik olarak, hareket etmekten aciz, yani BİZ olamamış; her biri tek başına yel değirmenleri ile savaşan egolar topluluğu eklenince hiçbirimiz tünelin ucundaki ışığı göremiyor ve aydınlığa yani kendimizin yarattığı karanlıkta yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Ama esasında hepimiz kaybolmuş bunların yanında sevgiyle, bilgiyle, insanlıkla, ahlak ve vicdanla, saygıyla, hoşgörüyle, alçakgönüllülükle, sabırla, çalışkanlıkla, azimle ve yüreğiyle davranan insan ise dışlanıyor, çemberin dışına atılıyor ve yerini hırslı, hoşgörüsüz, sabırsız, empatisiz, önyargılı, aceleci, kısa yoldan ilerlemeye çalışan, az çalışıp, çok kazanmaya çalışan değerlerden yoksun insana üç şeritli yolları sekiz şeritli olarak dolduruyor, sonra yolu açmak için birbirimizle kavga diğeri borcunu zamanında ödemiyor diye, diğeri de ödemiyor, sonra cebimizde para yok ama alacağımız var diye birbirimizle kavga dostluklarımızda birbirimizin kimliklerini eziyor, yargılıyor, yok ediyor, sevgi adına yaşamlarımızı hapsediyor, sonra “Ben senin için yaşamadım, bunu şunu yapmadım, sen de yapamazsın!” deyip, birbirimizi, hayatlarımızı tutsak konuşuyor sonra anlaşılmamaktan şikayet yar olmayan, başkasına da yar olamaz hırsı ve kıskançlıkla, öz değersizliklerimizle, başarıya giden bir kişiye veya işe engel olmayı marifet biliyor, mutlu olana, gülene deli diye önce kaosumuzu yaratıyor, sonra o kaosdan çıkmak için de birbirimizi yiyoruz. Yani kendi cehennemlerimizi yaratıyoruz. Geçen hayatlar, harcanan zamanlar, boşa giden enerjiler, kırılan kapler ve daha neler neler… YAZIK DEĞİL Mİ?Halbuki belki sadece kendi değerlerimizin farkında olarak, özgüvenle, hoşgörü ve anlayışla, empatiyle, saygıyla, sevgiyle ve birey olmamıza izin vererek, el ele ve BİZ olabilerek kendi CENNETlerimizi yaratamaz mıyız bu hayatta?Belki de herşey çok kolay olurdu!!!
Bize aynı derecede yakın olan Cennet ve Cehennem’i devamlı hatırlamamız, burnumuzun dibindeki cenneti kaçırmamak için tâat ve ibadete düşkünlük göstermemiz lâzımdır. Peki Cennet’e gitmek mi Cehennem’e gitmek mi daha kolay?İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.” Buhârî, Rikak 29. CENNET’E VE CEHENNEM’E GİTMEK ÇOK KOLAY 446 numarada tekrar gelecek olan hadîs-i şerîfe göre Cennet de Cehennem de âdetâ burnumuzun dibindedir. Atılacak adımlara, yapılacak amellere göre Cennet’e ve Cehennem’e gitmek pek kolaydır. İbadet ve tâat kişiyi Cennet’e, günah ise Cehennem’e yaklaştırır. Bu yakınlık hadisimizde, nalın tasması ya da potin bağına, tokyo atkılarına teşbih edilmiştir. Nitekim Buhârî’nin bir başka rivayetinde de “Ölüm insana pabucunun atkısından daha yakındır” Medine 12, Menâkıbu’l-ensâr 46, Merdâ 8, 22 buyurulmuştur. Dilimizde bu mâna “burnunun dibinde” deyimiyle anlatılır. İnsanın Cennet’e de Cehennem’e de aynı yakınlık veya uzaklıkta olduğu, seçip benimseyeceği yaşama tarzı, atacağı adımlarla her ikisine de ulaşmakta zorlanmayacağı, Peygamber Efendimiz’in bu özlü ifadesinden anlaşılmaktadır. Bizden Cennet’i ve Cehennem’i ayaklarımıza temas ediyormuş gibi düşünmemiz istenmekte ve tabiî ona göre sürekli bir mücâhede içinde olmamız teşvik edilmektedir. HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ 1. Bize aynı derecede yakın olan Cennet ve Cehennem’i devamlı hatırlamamız, burnumuzun dibindeki Cennet’i kaçırmamak için tâat ve ibadete düşkünlük göstermemiz lâzımdır. 2. Nefis ve şeytana karşı koymak Cehennem’i bizden uzaklaştırır. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
İnsanın huzurunu, zamanın ruhunun getirdiği karmaşa ve paradoks kemiriyor. İstisnasız her gün, her gece, her an… Düşünsenize; Sosyal medya aracılığı ile oturduğumuz yerden bir paylaşımda bulunduğumuzda kendimizi çok mutlu hissediyoruz. Ancak, bayram gibi önemsenmek istediğimiz günlerde sıradan ve herkese gönderilen bir kısa mesaj metnini okuduğumuzda hayal kırıklığı yaşıyoruz. Bir tıp teknolojisi ile kalbimizin içini renkli renkli izleyip hayranlık hissettiğimiz o anda, sabahın üçünde “bip”leyen akıllı telefonumuza ulaştırdığı elektronik posta ile yatağımıza giren bayiimizi mazur görebiliyoruz. Bilgi toplumuna evrimleşirken, kabul edelim ki Araf’tayız; bir bebeğin diliyle yiyecekleri ayırt etmesi gibi; aklımızın ucuyla dokunup, geleceğin tadını anlamaya çalışıyoruz Bu meyve cennetten mi, cehennemden mi? Almaya çalıştığımız iki temel tat, bazen farklı karmaşalarla karşımıza çıkıyor. Toplumsal olarak vazgeçememenin prangasında, vazgeçmenin endişesindeyiz. Tıp ilerledikçe genç bir bedene, ama daha yorgun ve daha fazla yük almış bir ruha sahip oluyoruz. Sıkışmışlığımızın en temel sebebi, bazı kavramları bugünkü anlamları ile değerlendiriyoruz. Gelecekteki anlamını kavrayınca, bahsettiğim “tat alma” eylemini hızlı yapmak zorunda kalıyoruz. Alvin Toffler’ın söylediği gibi “ cahilleri, okuma-yazma bilmeyenler değil; öğrenip, öğrendiğini unuttuktan sonra yeniden öğrenemeyenler olacaktır.” Peki, bu kadar tat testinden sonra, herkes aynı tadı alabilecek mi? Ya da, herkesin biriktirdiği bu tatlar, toplumun mu, yoksa bireyin mi güçlenmesine katkı sağlayacak? Bu tatların nasıl biriktiği ve ne şekilde depolandığı çok önemli… Eğer, herkesin elde ettiği tat birbirine çok yakınsa, kavramlar belli grup özelliklerini taşıyan topluluklarda aynı sonuçları veriyorsa, “toplum” geleceğin dönüşümünün önemli bir parçası olacak. Eğer, ortaya çıkan sonuç milyonlarca, hatta milyarlarca farklı tattan oluşuyor ise ve farklı yerlerde depolanıp, başka tatlarla birleşip başka bir sonuç üretme gücüne kavuşuyorsa, bireylerin kendi geleceğini bağımsız şekillendirmek isteyecek. Bugünün toplumsal değerleri, bu kadar belirleyici iken, çağın dönüştürdüğü ve geleceğin Araf’ındaki bireyler, bu şapkayı daha ne kadar giymek isteyecek? Kuralların ve değerlerin esneme hızı, bireyin dönüşüm hızından daha yavaş. Giymek istemedikçe, değerlere olan inancı ve aidiyeti zayıflayacak. Bu zayıflayan bağ, toplumun ve topluma ait tüm kavramların anlamlarının üzerindeki toprak olacak. Toplum denilen bu olgu, değerlerini yitirince, anlamını da kaybedecek. Herkese ve her şeye, her an erişim temelli bir dünya toplumlardan, bilgisayar panellerine dönüşümü hızlandıracak. Değişmiş “toplum” kavramının tadına bakmanızı öneririm. Ne ile karşılaşacağınızı merak etmiyor musunuz? Unutmayın; tat alabilmek, haz alabilmek değildir. Sizi sorularınızla baş başa bırakırken, sonuç paradoksu ile bitireyim Dönüşüm, bireylere ait milyarlarca ayrı tadın tutkalında dijital bir gelecek sunacak. Bu gidişatın, özellikle birey için “sonsuz özgürlük algısı” yaratan bir kokusu var; ama unutmayın her anını, her yaptığını kontrol ettiğiniz bir insanı, tek başına avlamak daha rahat olur.
Nura Sadakat ForumuRisale-i Nur Meslek ve Meşrebini Muhafaza Adına, Risale-i Nur Eksenli Paylaşım Forumu Nura Sadakat Forumu RİSALE-İ NUR Risale-i Nur'dan Satır Araları 4 postersYazarMesajSEYİDÇalışkan ÜyeMesaj Sayısı 86Yaş 50Kayıt tarihi 24/01/09Konu CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ? 2009-03-05, 1320 İnsan, nur-u iman ile a'lâ-yı illiyyîne çıkar; Cennet'e lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i safilîne düşer; Cehennem'e ehil olacak bir vaziyete girer. Çünki iman, insanı Sâni'-i Zülcelal'ine nisbet ediyor; iman, bir intisabdır. Öyle ise insan, iman ile insanda tezahür eden san'at-ı İlahiye ve nukuş-u esma-i Rabbaniye itibariyle bir kıymet alır. Küfür, o nisbeti kat'eder. O kat'dan san'at-ı Rabbaniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibariyle olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.Sözler - 311 davudiTecrübeli ÜyeMesaj Sayısı 28Yaş 52Kayıt tarihi 25/01/09Konu Geri CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ? 2009-03-05, 1335 Evet bu kâinatta hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet,hararet-bürudet, güzellik-çirkinlik, hidayet-dalalet birbirine karşı gelmesi veiçine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir. Çünki şer olmazsa, hayır olmazsa, lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla,hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile, hüsnün tek bir hakikatı, binhakikat ve binler çeşit hüsün mertebeleri vücud bulur. Cehennem'siz Cennet'inpek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen, herşey bir cihette zıddıylabilinebilir. Ve birtek hakikatı, sünbül verip çok hakikatlar olur. Madem bukarışık mevcudat dâr-ı fâniden dâr-ı bekaya akıp gidiyor; elbette nasılkihayır, lezzet, ışık, güzellik, iman gibi şeyler Cennet'e de şer,elem, karanlık, çirkinlik, küfür gibi zararlı maddeler Cehennem`e yağar. Ve bumütemadiyen çalkanan kâinatın selleri o iki havuza girer,durur. Kerametli Yirmidokuzuncu Söz'ün âhirindeki remizli nüktelerine havale ederek kısa kesiyoruz.Şualar 233 muallimModeratörMesaj Sayısı 211Kayıt tarihi 25/01/09Konu Geri CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ? 2009-03-07, 0112 Cehennem'siz Cennet'inpek çok lezzetleri gizli kalır. sevgili üstadımız.. Üzerimize öyle musibetler çöktü ve döküldü ki;Eğer o musibetler şu güneşli güzel gündüzler üzerine dökülse ve yağsa idi, Gündüzler kararır muhakkak gece olurdu. Hasan Feyzi MektubatTecrübeli ÜyeMesaj Sayısı 23Yaş 32Kayıt tarihi 03/03/09Konu Geri CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ? 2009-03-07, 1107 CENNET UCUZ DEĞİL CEHENNEMDE LÜZÜMSUZ DEĞİL...En son Mektubat tarafından 2009-03-09, 1337 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi muallimModeratörMesaj Sayısı 211Kayıt tarihi 25/01/09Konu Geri CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ? 2009-03-07, 1121 Kardeş O Vecizenin aslı şöyledirZaman gösterdiki cennet ucuz değil cehennem dahi luzumsuz sevgili üstadımız.. Üzerimize öyle musibetler çöktü ve döküldü ki;Eğer o musibetler şu güneşli güzel gündüzler üzerine dökülse ve yağsa idi, Gündüzler kararır muhakkak gece olurdu. Hasan Feyzi CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ? 1 sayfadaki 1 sayfası Similar topics» 28. sözün yazıldığı cennet bahçesi» Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir zaman Cehennem'de hapis nasıl adalet olur?Bu forumun müsaadesi varBu forumdaki mesajlara cevap veremezsinizNura Sadakat Forumu RİSALE-İ NUR Risale-i Nur'dan Satır AralarıBuraya geçin En son konular» GAYR-İ MÜNTEŞİRLERİ NASIL EDLDE kadir1987 2014-09-27, 2204» Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silâh edecekler diye kalbe ihtar edilditarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 1653» Öyle bir kanun, ancak şeriattırtarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 1646» Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmelitarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 1622» Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsîrinde îmânı şöyle ta’rîf etmiştirtarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 1616» KABİR, ÂLEM-İ ÂHİRETE AÇILMIŞ BİR KAPIDIR. ARKA CİHETİ RAHMETTİR, ÖN CİHETİ İSE NİSA 2009-12-28, 1303» Bunun Hikmeti Nedir?tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 0945» Herseyde o vartarafından cebel-i nur 2009-07-08, 0942» Bediüzzaman'dan Bİr Hatiratarafından cebel-i nur 2009-07-08, 0935» Lİsan-i- Hal KonuŞmadan Daha Önemlİdİrtarafından cebel-i nur 2009-07-07, 2240» BİR DAVA ADAMININ NOTLARI Itarafından kudüs 2009-06-09, 1442» Evet insan bir çekirdeğe muallim 2009-05-27, 1437» Roma'daki Papa dahi, kendisine resmen tebrik ve teşekkürname muallim 2009-05-27, 1423» Taife-i mücahidîn olan Nur Talebeleritarafından SEYİD 2009-05-26, 1427» Herşey lisan-ı mahsusu ile Hâlıkını yâdeder, takdis SEYİD 2009-05-26, 1421» ... Güneş'in vücudu gibi bu kâinata lâzımdır, muallim 2009-05-26, 1347» BÖYLE PEK AĞIR ŞERAİT ALTINDA İMAN KURTARMAK HİZMETİ, HERŞEYİN muallim 2009-05-26, 1317» bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını muallim 2009-05-26, 1305» İslâmiyet, nev-i beşer için fıtrî bir dindirtarafından muallim 2009-05-23, 1907» Ali İhsan Tola abimizin vefatıtarafından cebel-i nur 2009-05-20, 2147
cennet mi cehennem mi testi